GERİ

Perakendede Kararların Domino Etkisi: Veriden Karara, Karardan Kazanca

KASIM 26, 2025 YAPAY ZEKA, DATA, RETAIL

Yeni yapay zeka teknolojileri ile beraber veriden yaratılacak değerin potansiyeli ciddi manada artmakta. Bu potansiyeli de sağlayan karar zekası teknolojilerine dayalı çözümler.
Son yıllarda iş dünyasında sıkça duyduğumuz “yapay zeka dönüşümü”, pek çok alanda hızlı gelişmeler yaratıyor. Ancak kurumların rekabet gücünü en somut biçimde değiştiren gelişme, Karar Zekası (Decision Intelligence) devrimi. Karar Zekası, veriyi, analitiği, ileri yapay zekayı ve iş kurallarını bir araya getirerek kararların nasıl alındığını modelleyen, iyileştiren ve otomatikleştiren disiplin ve teknolojiler bütünü. Gartner’ın Hype Cycle for Artificial Intelligence, 2025 raporunda vurguladığı gibi, amaç insanların ve işletmelerin daha hızlı, daha tutarlı ve daha yüksek etki yaratan kararlar almasını sağlamak. Bu tanımı yaptıktan sonra Karar Zekası ile sağlanabilecek avantajı ortaya çıkaran bir araştırmaya hemen odaklanmak istiyorum.

2025 yılında McKinsey tarafından sektörler bazında yeni yapay zeka teknolojileri ve veri analitiği ile yaratılabilecek katma değerin ölçümlenmesine yönelik yapılan araştırmada yapay zeka ve analitiğin  toplam yıllık değer potansiyelinin tüm sektörler toplamında 9.5-15.4 trilyon dolar arasında olduğu tespit edilmiş.

Yine aynı çalışmada Perakende ve CPG (Hazır Tüketici Ürünleri) sektörlerinde toplamda 3.1 trilyon doların üzerinde bir katma değer yaratma potansiyeli öngörülmüş bulunuyor. Bu çalışmada sadece perakende sektöründe yıllık sağlanabilecek katma değer 1.7 trilyon dolar olarak hesaplanmış. Bu rakam, toplam perakende sektörü yıllık satışının yüzde 12’sinden fazlasına tekabül ediyor. Tüm sektörlerin içerisinde Perakende en yüksek potansiyel yaratma imkanına sahip iken, onun hemen arkasından perakende ile iç içe olan CPG sektörü geliyor. Araştırmaya göre Perakende+CPG toplam tüm sektörler içerisinde yaratılacak potansiyel değer olarak yüzde 20’lik bir pay alıyor.

Perakende sektöründe toplam potansiyel yıllık değer 1.7 trilyon doların 909.6 milyar doları geleneksel AI ve analitikten, 777.1 milyar doları ise ileri AI teknolojilerinden geliyor.

Neden perakende ve CPG’de ileri AI ve veri analitiği ile yaratılacak katma değer bu kadar yüksek?

Perakendenin dinamizmi, hızlı temposu, anlık ve anlığa yakın operasyonları izleyerek alınması gereken binlerce karar, düşük kar marjları içerisinde her aksiyondaki optimizasyon ihtiyacı bunun ana sebepleri. Bir işletmede ne kadar fazla karar alınıyorsa ve bu kararlar gecikmeden hayata geçirilebiliyorsa sağlanan değer de o oranda artıyor. Bir mağaza zincirinde her gün ürün, kanal, mağaza ve hatta müşteri bazında fiyatlama, stok dağılımı, kampanya yönetimi gibi on binlerce karar alınıyor. Dijitalleşmenin artması, yeni kanallar üzerinden müşteri yolculuğunun devam etmesi ile müşteri odaklı veri hacmi katlanarak artarken, geleneksel karar destek sistemi, öngörü analitiği araçları yetersiz kalırken Agentic AI destekli karar zekası çözümleri veriden elde edilecek değeri artırıyor.

Kararların domino etkisi

Perakende, uzmanların “coupled decision system” (iç içe karar sistemi) olarak tanımladığı bir yapıya sahip. Fiyat talebi etkiler, talep stok seviyesini etkiler, stok replenishment kararını etkiler, kampanya fiyat ve segmentasyon kararlarını etkiler. Bu zincirleme yapı, birden fazla sürecin çıktılarını ve etkilerini birbiri ile ilişkilendiren, şirketin ana hedeflerini gerçekleştirecek orkestrasyonu yapan modern yapay zeka sistemlerinin katma değer yaratmasını sağlıyor.
Örneğin: Bir süt ürününde %20 indirim kampanyası başlattığınızı düşünün.
Bu tek karar domino etkisi yaratır; eğer zamanında müdahale edilmezse sonuçları hem olumlu hem olumsuz olabilir. Temsili bir senaryo paylaşacak olursak.

  • Fiyat indirimi → Talep artışı: Satışlar %40 artar
  • Talep artışı → Stok düşüşü: 5 mağazada ürün hızla tükenir
  • Stok düşüşü → Acil replenishment: Depodan acil sevkiyat planlanır
  • Sevkiyat → Lojistik baskısı: Diğer ürünlerin dağıtımı ötelenir
  • Yok satma→ Müşteri kaybı & ikame satış: Müşteri rakibe ya da farklı ürüne yönelir.

    Bu zincirleme etki, kararların sadece birim değil sistemsel düzeyde ele alınması gerektiğini gösteriyor. Karar zekâsı işte bu noktada devreye giriyor: Her kararı bütün sistemle birlikte değerlendirip, maksimum fayda sağlayan senaryoyu otomatikleştiriyor.

    Pazarlama ve satışta çok yüksek etki

    McKinsey araştırmasına yeniden dönecek olursak perakendede en çok katma değer potansiyeli satış ve pazarlama alanında saklı olduğunu görüyoruz. Yapay zeka, müşteri davranışlarını gerçek zamanlı analiz ederek her bir müşteriye özel ürün önerileri sunabiliyor, kampanya zamanlamasını optimize edebiliyor ve fiyatlandırma stratejilerini anlık olarak ayarlayabiliyor.

    Araştırma analizine göre, bu alanda tek başına 1.1 trilyon dolarlık yıllık potansiyel değer yaratılabilir. Bu rakamın 629.8 milyar doları geleneksel AI ve analitik araçlardan, 470.2 milyar doları ise ileri AI teknolojilerinden gelmekte.  Bu kapsam altında hiperkişiselleştirme, dinamik fiyatlama ve perakende medya gibi alanlarda ileri AI’ın katkısı çok büyük.

    Perakende sektöründe Pazarlama ve satışın ardından, tedarik zinciri 367 milyar dolar değer yaratma potansiyeli ile ikinci sırada beliriyor. Bu kapsamda özellikle talebi etkileyen unsurların, anormalliklerin anında tebiti ile tetiklenen sipariş ve stok yönetimi ile ilgili kararların iyileştirilmesi ileri AI ile sağlanan önemli bir kazanım alanı oluyor.

    CPG’nin tedarik zinciri vurgusu

    CPG sektörüne baktığımızda, hizmet verdikleri perakende ve tüketici kanallarından gelen talebi anlamak en büyük öncelikleri ve bu da çalışmada karar zekası çözümlerinin en fazla tedarik zinciri alanında katkı sağlayabileceğini söylüyor. CPG sektöründeki en büyük maliyet kalemi oln tedarik zinciri ve üretimde yapay zeka mikro optimizasyonlar ile bu süreçlerdeki karı maksimize ediyor. Önce tahminleme, sonra optimizasyon, ardından agentic otomasyon sırası ile değer yaratılıyor.

CPG sektöründe toplam potansiyel yıllık değer 1.4 trilyon dolar ve satışların yüzde 14.02’sine denk geliyor. Tedarik zinciri yönetimi 976.7 milyar dolarla en büyük değer alanı, ardından pazarlama ve satış 286.6 milyar dolar ile geliyor.

CPG sektöründe tedarik zinciri yönetimi ve üretim tek başına 976.7 milyar dolarlık (626.5 milyar dolar geleneksel AI, 350.2 milyar dolar ileri AI) potansiyel sunuyor. Bu, sektörün toplam AI değerinin yaklaşık yüzde 70’ine denk geliyor. Pazarlama ve satış 286.6 milyar dolar, ürün geliştirme 53.6 milyar dolar, servis operasyonları 28.7 milyar dolar değer yaratma potansiyeline sahip. 2025’te yayınkanan Google Cloud raporuna göre, şirketlerin yüzde 38’i yapay zeka ajanlarını tedarik zinciri ve lojistiğe uyguluyor ve bu, yıllık gelirin yüzde 2’sine kadar yatırım geri dönüşü sağlıyor.

Paradoks: yüksek potansiyel, orta düzey uygulama

Bununla beraber McKinsey’in Temmuz 2024’te yayınladığı “Global Survey on the State of AI” araştırması ilginç bir gerçeği ortaya koyuyor: En yüksek değer yaratma potansiyeli perakende ve CPG sektörlerinde gözükse de, yapay zekanın en çok kullanıldığı alanlara bakıldığında bu iki sektörün toplamı diğer sektörler arasında 5. sıra ile ortalarda yer alıyor.

Araştırmaya göre, pazarlama ve satış fonksiyonunda yapay zeka kullanan şirketlerin oranı teknoloji sektöründe yüzde 55, profesyonel hizmetlerde yüzde 49, ileri sanayi sektörlerinde yüzde 48 seviyelerindeyken, perakende ve tüketici ürünleri sektöründe yüzde 46 seviyesinde kalıyor. Benzer şekilde, üreteken yapay zeka benimseme oranları incelendiğinde perakende sektörü yüzde 68 ile ortalamanın altında seyrediyor.

Bu durum, perakende sektörünün teknoloji yatırımlarında daha temkinli davrandığını ya da gerekli altyapı ve olgunluk seviyesine henüz tam anlamıyla ulaşamadığı şeklinde yorumlanabilir. Özellikle veri kalitesi, sistemler arası entegrasyon ve organizasyonel değişim yönetimi gibi konular sektörün önündeki temel engeller olarak öne çıkıyor.

Sonuç

Yeni karar zekası teknolojilerine sektörel bilgi birikimin yansıması sayesinde, eskiden birbirinden kopuk ilerleyen süreçler artık daha sıkı bağlı, daha senkron ve ortak akılla yönetilebilir hale geliyor. Bu da perakende için yepyeni bir değer yaratma döneminin habercisi.

Ancak bu potansiyelin gerçeğe dönüşmesi için, sadece veriye sahip olmak yetmez; o veriyi hızla ve akıllıca aksiyona çevirecek yetkinlik gerekir.

Bugün halen birçok perakendeci verimliliği artırmanın yolunu ararken, verisini etkin kullananlar rakiplerine göre ciddi avantaj sağlayacak. Çünkü bu oyunda sadece “doğru karar” değil, zamanında alınmış doğru karar kazandırır.

Retail Türkiye'de yayınlanan yazı için Tıklayınız!