Yapay Zeka, Artırılmış Gerçeklik ve “Ortak Gerçeklik”: Perakendenin yeni arayüzü

Haziran ayında Kaliforniya’da düzenlenen AWE (Augmented World Expo) 2025’e katıldım. Bu yıl 15. yaşını kutlayan etkinlik, artırılmış gerçeklik (AR), yapay zeka (AI) ve giyilebilir teknolojilerin ne kadar ilerlediğini ve özellikle perakende gibi sektörlerde ne tür dönüşümler yaratmakta olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koydu. AWE sahnesinde bu yıl Snap, Auki Labs ve AWE’nin kurucusu Ori Inbar öne çıkan üç büyük vizyonu temsil etti.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Ori Inbar, XR teknolojilerinin artık “gelecek” değil, bugünün bir parçası olduğunu vurguladı. XR (AR/VR/MR) çözümleri bugün 100 milyondan fazla kullanıcıya ulaşmış durumda ve önümüzdeki on yıl içinde 1 milyar kullanıcıya ulaşması bekleniyor. Bu öngörü, donanımın daha hafif, erişilebilir ve kullanıcı dostu hale gelmesi; yapay zekayla bütünleşmiş bağlamsal deneyimlerin yaygınlaşması; geliştirici ekosisteminin hızla büyümesi ve sektörlerin bu teknolojileri gerçek operasyonlara dahil etmesiyle oldukça gerçekçi görünüyor. Inbar’ın sözleri oldukça netti: XR artık bir vizyon değil, kalıcı ve insan merkezli bir gerçekliğe dönüşüyor.
Snap CEO’su Evan Spiegel ise AWE sahnesine ilk kez çıkarak 2026’da piyasaya sürülecek yeni nesil Specs gözlüklerini tanıttı. Specs, Snap’in 11 yıllık Ar-Ge yatırımı ve 3 milyar dolarlık geliştirme süreci sonunda ortaya çıkan, ultra hafif ama yüksek işlem kapasitesine sahip bir artırılmış gerçeklik gözlüğü. Gözlük demek biraz eksik kalabilir; çünkü Specs aslında yapay zekayı fiziksel dünyaya entegre eden yeni nesil bir kişisel bilgisayar. Snap3D API ile gerçek zamanlı 3D nesne oluşturulabiliyor, otomatik konuşma tanıma altyapısıyla 40’tan fazla dilde sesli komutlar işlenebiliyor. OpenAI ve Google’ın Gemini platformuyla entegre çalışan Specs, bulunduğunuz mekâna göre anlık bilgi, öneri, yönlendirme sunabiliyor. Özellikle perakende açısından bakıldığında, mağaza çalışanlarının raf yönetimi, stok takibi ve operasyonel aksiyonları gözlük üzerinden yönetebilmesi; müşterilerin ise ürünleri doğrudan gözlükle tarayarak bilgi alabilmesi, kıyaslama yapabilmesi ya da sanal olarak deneyimlemesi mümkün hale geliyor. Snap’in mesajı çok net: Artık ekranlara değil, çevremize bakarak teknolojiyle etkileşim kuracağız.
Etkinlikte beni en çok etkileyen vizyonlardan biri de Auki Labs CEO’su Nils Pihl tarafından ortaya kondu. Pihl, “shared reality” yani ortak gerçeklik kavramını gündeme getirdi. Auki Labs’in geliştirdiği merkeziyetsiz konumlama altyapısı sayesinde cihazlar, GPS’e ihtiyaç duymadan birbirleriyle milimetrik düzeyde konum senkronizasyonu sağlayabiliyor. Bu altyapı sayesinde bir ekip içindeki farklı çalışanlar, aynı fiziksel alanda aynı dijital nesneye aynı anda erişebiliyor ve dijital bilgileri eş zamanlı paylaşabiliyor. Bu durum özellikle perakende gibi çok katmanlı operasyonların yürütüldüğü ortamlarda büyük bir avantaj sağlıyor. Bir mağaza çalışanı reyonda ürün eksikliğini gözlükte görürken, diğer bir çalışan yönlendirme alarak doğrudan o noktaya yönlendirilebiliyor. Cihazlar arası bu senkronizasyon, bireysel değil kolektif bir dijital bilinç yaratıyor. Perakende operasyonları için oldukça kritik bir dönüşümden söz ediyoruz.
Bugün Specs ile kamerayla alışveriş yapıyor, artırılmış gerçeklik gözlükleriyle fiziksel ürünleri dijital içerikle zenginleştiriyoruz. Ancak birkaç yıl içinde bunların çok ötesine geçileceği açık. Kontakt lenslerle AR deneyimlerinin sunulması, hatta doğrudan beyin sinyalleriyle tetiklenen sanal ekranlarla etkileşim kurmamız mümkün olacak. Fiziksel dünyada olmayan ama zihinsel komutlarla çağrılan dijital arayüzler, kullanıcı deneyimini radikal biçimde dönüştürecek. Yani mağaza deneyimi yalnızca bakarak değil, düşünerek ve niyetle şekillenecek.
AWE 2025 bizlere yalnızca yeni donanımlar ve yazılımlar sunmadı; aynı zamanda perakendenin gelecekte nasıl bir arayüze kavuşacağını gösterdi. Snap bireysel etkileşimleri sezgisel hale getiren bir vizyon sunarken, Auki Labs aynı mekânda birlikte çalışan ekipler için ortak dijital katmanlar yaratıyor. Ori Inbar ise bu teknolojik değişimlerin artık niş değil, kitlesel boyuta geçtiğini güçlü bir şekilde vurguluyor. Artık perakende bir uygulama ya da kanal değil, deneyimin kendisi haline geliyor. Ve bu deneyim, yakın bir gelecekte ekranlarda değil; gözlük camında, çevremizde, hatta zihnimizin içinde şekillenecek.
Retail Turkiye'de yayınlayan makale için tıklayın.