GERİ

NRF 2022 ışığında gıda perakendesinden 7 başlık

Gıda perakendesi, tedarik zinciri problemleri, doğru işgücünün bulunması, enflasyonist ortam, sosyo-politik gelişmeler ile tarihinin en dinamik döneminde büyümesini devam ettiriyor. 2022 yılında da bizleri bekleyen birçok şey daha olacak gözüküyor.

Her yıl Ocak ayının ortasında Amerika’da gerçekleşmekte olan NRF etkinliği 2022 yılı öngörülerinin alınması ve sektör nabzının tutulması açısından yine ışık tuttu. Pandemi nedeniyle 2 yıl ara veren NRF, geleneksel dönemde ve mekan Javits Center’da sektörün nabzını tutmaya kaldığı yerden devam etti. Katılabildiğim ve gözlemleyebildiğim kadarı ile yedi önemli başlık gıda perakendesi açısında önem taşıyordu.

  • Müşteriyi dinlemek ve anlamak, çeviklik, adaptasyon, esneklik

    Target CEO’su Brian Cornell’in etkinliğin ilk açılış konuşmasında verdiği mesajlar perakende sektörünün dinamiklerini ve seyrini güzel özetliyordu. 2021 ortasına göre çok daha olumlu bir tablo gördüğünü ve 2022’de çeviklik, adapte olabilmek, esnekliğin bugüne kadar hiç olmadığı kadar önemli olacağını vurguladı. Bunu yapmak için de öncelikli olarak müşteriyi sürekli dinlemek gerekliliğinin önemini belirtti. Tüketicilerinin pandemi döneminde mağaza ziyaretlerini yine tercih ettiğini, mağazada tüketicinin birden fazla işini kolayca aynı anda halletmek isteğini ve bu beklentiyi karşılamak adına Ulta Beauty, Apple ve Disney gibi firmalarla işbirliği yapma stratejisi izlediklerini ifade etti. Gerçekten Target’ın müşteriye yakın olmak ve kolaylık bakış açısı ile küçük formatta mağazalar açmakta olduğunu bilmekteyiz. Cornell söyledikleri ile aslında online ve offline’ın fiziksel mağazalarda diğer başka operasyonlarla da birleşeceğini vurguluyordu. Müşterilerinden aldığı mesaj doğrultusunda müşterilere yakın noktalarda küçük formatta mağazalara önem verdiklerinin altını çizdi.

    IBM CEO’su Arvind Krishna ise konuya daha faklı bir açıdan yaklaşarak, tüketicilerden perakendecilerin sadakat beklediklerken, aslında tüketicilerin de kendilerine sürekli alışveriş yaptıkları mağazalarda kendilerinin istediği ürün ve hizmetleri alarak perakendeciden sadakat beklediğini dile getirdi.

    Tüketiciyi anlamak her zaman gündemde; günümüzde olması gereken satış, stok verisi ve müşteri deneyimi ölçümleri ile daha kapsamlı sahip olabildiğimiz veriden, tüketicinin anlık beklentilerini, değişen trendleri gecikmeden fark edip buna göre operasyonel ve stratejik kararların gecikmeden verilmesidir.

  • Tedarik zinciri ve veri şeffaflığı

    Target CEO’su Cornell tedarik zinciri ile yaşanmakta olan problemlerin genel alt yapı ve sistematik ile ilgili vakit alabilecek önlemler gerektirdiğini, önümüzdeki kısa dönemde tedarik zinciri ile ilgili zorlukları aşmak için veri paylaşmanın önem arz ettiğini devam ederek 2022 ile ilgili önemli bir adresleme yaptı. Enflasyon ve petrol fiyatlarındaki artış nedeni ile tüketicilerin daha az kilometre harcamak istediklerini ve daha yakın mağazaları tercih ettiklerini, diğer yandan da özel markaların daha çok tercih edildiğini belirtti. Tüketicinin enflasyonist duruma karşı olan yeni şekillenecek davranışlarını 60-90 gün gibi bir zaman zarfında gözlemleyip, daha uygun hizmet vermek üzere gerekli operasyonel müdahaleleri yapacaklarını belirtti.

    Tedarik zincirindeki değişen dinamikler, mal tedariği ve kırılganlık ile ilgili sıkıntılar, tüketici talebinin üretim aşamasına kadar tüm hizmet veren paydaşlar tarafından şeffaf bir şekilde gözükmesi ve gereken aksiyonların bu şekilde gecikmeden alınması ile hafifletilebilir.

  • Veri yeni para birimi

    Konferansta dile getirilen konulardan birisi de verinin yeni para birimi olacağı idi. Birçok konuşmacı veri paylaşımını önemini paylaşmışken Best Buy CEO’su Barry perakendecilerin tüketiciye daha iyi müşteri deneyimi yaşatmak, müşteriyle güçlü bağ kurmak, daha iyi tanımak için çok zengin bir veriye eriştiklerini ifade etti. Mc Kinsey’den Sajal Kohli ise bu verinin tedarik zincirinde artan omni kanal operasyon maliyetlerini azaltmak adına perakende medyası gibi oluşumlarla gelir elde edecek bir kaleme dönüşebileceğini belirtti.

    Her geçen gün daha fazla dijitalleşmekte olan perakende ortamı ile operasyon ve müşteri davranışları açısından daha zengin ve anlık bilgiyi elde ediyoruz. Bu veriden sistematik çıkarımlar, direkt operasyon verimliliği ve müşteri deneyimine direkt katkı sağlayacaktır. Bunun da ötesinde bu verinin yönetilmesi ve iç görülerin, ölçümlerin paylaşılmasına yönelik perakendecilerin ve yeni oluşumların eline veriye dayalı bilgi servisleri kurma noktasında yeni imkanlar sunacaktır. Burada perakendecilerin elinde medya hizmetleri sunmaya yönelik olduğu gibi, örneğin yemek reçetelerinin ürünlerle ilişkilendirilmesine ya da sağlığa karşı daha duyarlı olan tüketicilere alışveriş anında ihtiyaç duydukları bilgileri sağlamaya yönelik yeni şirket oluşumları da gündeme gelmektedir.

    Ürün verisinde şirketler arası aynı dili konuşmaya yönelik ülkemizde de GS1 Türkiye tarafından sunulan ürün veri sıfatlarının işletmelerle paylaşılmasına yönelik hizmetlerin gerçek hayatta artan bir şekilde kullanılacağını göreceğiz.

    Blockchain’in verinin daha güvenilir şekilde paylaşılmasını sağlamaya yönelik yavaş yavaş daha etkili olduğu günler yaklaşacak. Bu da veriye dayalı zenginleştirilmiş veri platformlarının önümüzdeki yıllarda hizmet vermesini sağlayacaktır. Aslında Metaverse beklendiği gibi hayatımıza girerken verinin değer bulduğu en önemli platformlar burada olacak ve bu platformların arkasındaki NFT ve paylaşılacak birçok veri blockchain üzerinden işlem görebilecektir.

  • Omni Channel operasyonel maliyetleri artırıyor

    Mc Kinsey’in yaptığı araştırmaya göre Pandemi döneminde online operasyonunu başlatan birçok perakendeci müşteri başına cüzdan paylarında %10-20 arasında bir artış gördü. Diğer yandan omni kanal birçok perakende zincirinin operasyonel maliyetlerini artırdı. Sepet hacmi ve ziyaret sıklığını artırmak için müşteriyi daha iyi anlamanın gereği daha belirgin ortaya çıktı.

    Söz konusu maliyet artışını tüketiciye yansıtmayan perakendeciler için Mc Kinsey’den Kohli’nin iki önerisi var. Bunlardan birisi, yeni para birimi olarak nitelendirdiği veriden değer üretmek ve perakende medya gibi oluşumlarla veriden üretilen değer ve bilgi hizmetini ticari bir değer olarak satmak. Diğeri ise operasyonun özellikle teslimat kısmında başka firmalar ile iş birliği yapmak.

    Omni kanal yapılanmasının kar marjında yarattığı en önemli kayıp ise tüketicilerin online alışveriş esnasında ya da mağazaya gelmeden önce muadil ürünler arasından en uygun fiyatlı olanı çok rahat bulması. Eski günlerde mağazaya girdiğinde, indirimde olan bazı ürünleri fark eden tüketici, bugün online ortamda o anda kampanyada olan tüm ürünleri görebiliyor veya belli saatler arasındaki indirimleri takip edip bu ürünleri rahatlıkla sepetine atabiliyor. Bu durumda perakendecilerin satışları artmasına rağmen, marjlarında ciddi düşüş olabiliyor ve bunun da ötesinde indirime giren ürünler daha kampanya süresi bitmeden stoklarda tükeniyor ve yeniden rafa gelmesi vakit alabiliyor.

  • Evden çalışma ve yerel mağazalar

    Evden çalışmak artık yeni normal. Wd partners tarafından NRF’te sunulan araştırmaya göre 2022 yılında hiç kimse tam zamanlı ofiste çalışmak istemiyorken, %60’lık bir kitle vakitlerinin yarısını ofiste geçirmek, geri kalan %40’lık kesim ise toplam vakitlerinin %25’ini ofiste geçirmek istiyor. Böylesi bir trend kişilerin daha fazla evine yakın mağazadan alışveriş yapması anlamına geliyor. Bu sonuç da yerel mağazaların önemini artırıyor. Yapılan araştırmaya katılanların %88’i kendilerine yakın mağazalardan daha fazla alışveriş yapmak istediklerini belirtmiş bulunuyor. Yerel mağazalar mobil mağazalar, popup mağazalar ve karanlık mağazalar olarak eskiden gündemde olmayan mağazalar ile hayatımıza girmeye başlıyor. Target pandemi döneminde tüketicinin oturduğu yere yakın, küçük mağazalarla büyümeye ve bu hedef çerçevesinde özellikle üniversite kampüslerine yakın yerlere mağazaları açmaya öncelik vermiş bulunuyor.

    Yerel mağazaların önemini artması ile beraber müşterinin alışverişini hızlı bir şekilde tamamlamasına dayalı teknolojik uygulamaların ve akıllı otomasyonun mağaza operasyonlarının içerisine girmesi gündeme gelmektedir. Bu amaca yönelik uygulamalarda kullanılan teknoloji maliyetleri düştükçe yerel mağaza içi alışveriş ve toplama operasyonlarına dayalı akıllı otomasyon sistemleri sürecin doğal bir parçası haline gelecektir.

  • Mağazada işgücü problemi, eğitim ve akıllı otomasyon

    İşgücüne yönelik ihtiyaçlar değişiyor, mağaza ve sahadaki personele yeni yetkinlikler kazandırmak ve eğitimler vermek kaçınılmaz hale geliyor. Personele mobil uygulamalar, yapay zeka ile personelin işini kolaylaştıran yazılımlar vermek verimlilik ve müşteri deneyimine katkı sağlıyor. Bir yanda sahadaki işgücünden daha fazla verim almaya çalışırken, kısa sürede kazanmayı hedeflerken diğer yandan da işgücü bulma problemleri yaşanan süreçlerin donanım ve yazılımın birleşimindeki akıllı otomasyon sistemlerine geçmesi alternatif bir çözüm oluşturuyor. Belli ülkelerde baş gösteren mağaza personeli bulamama problemi nedeniyle akıllı otomasyona dayalı sistemlere ilgi ve yatırım daha da artacak gözüküyor. Akıllı otomasyon sistemlerinin maliyetleri düştükçe ürün toplama, satış, anlık stok kontrolü gibi süreçlerde yaygınlığı daha artacaktır.

    Sahadaki kişilerin değişen dinamikler ve yeni öğrenilmesi gerekenler konusunda sürekli güncel ve eğitimli olması, yeni başlayan personelin kısa sürede adapte olması için sahadaki işgücünün kullanacağı uygulamalara olan ihtiyaç artıracaktır. Eğitim, iletişim, sosyalleşme, mağaza operasyonları ve müşteriye yönelik hizmetlerin hepsi yapay zeka ve mobil ile güçlendirilmiş uygulamalarla desteklenecektir.

    Mc Kinsey’in konu ile yaptığı araştırmaya göre mevcut iş aktivitelerinin %54’ü otomasyona geçirilebileceği öngörülmekte ve 2030 itibarı ile 6 milyon kişilik işgücünün karşılığı olarak operasyonların %35’inin otomasyona geçmesi beklenmektedir.

  • Çevreye karşı hassasiyet ve sürdürülebilirlik

    Özellikle taze ürünlerdeki fire ve kayıpları azaltmak, enerji tüketimini düşürmek ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmek büyük ölçekli şirketlerin radarında olacak gözüküyor.

    Fortune 500 şirketlerinin %44’ü ESG’yi (Environmental Social Governance) ana iş stratejisinin bir parçası haline getiriyor. Tüketicilerin %76’sı markaların değer yargılarına hassaslar ve yeri geldiğinde boykot edebiliyorlar. Özellikle genç kesim çevresel sürdürülebilirlik ve net karbon üretimi ile ilgili konulara oldukça hassas. Küresel şirketler çevresel sürdürebilirlikle ilgili denetim ve kontrollerin altında bilimsel ölçümlemeler ile operasyonlarını götürmekteler.

    Fire ve imhayı önlemeye yönelik yerel tedarikçilerden taze ürünlerin tedariği önümüzdeki günlerde gündeme gelecektir. Diğer yandan öncelikli olarak büyük perakende ve tedarik şirketlerinde başlayan denetimler belli bir süre sonra daha küçük çoğu şirketin satın alma ve lojistik süreçlerinde karbon emisyonu yayımına göre operasyonlarında gerçekleşenleri ölçümlemeye ve raporlamaya yönelik sistemleri hayat geçirme ihtiyacı içerisine sokacaktır.

  • Metaverse

    Metaverse belki de en çok ilgili gören başlık oldu, bu konuda oturumların olduğu tüm salonlar tamamen doluydu. NFT metaverse dünyasına girmek için, yeni yaratılacak mağaza formatları ile beraber ve alışveriş yöntemleri ile beraber tüketicilerin ilgisini çekecek en kolay başlangıç noktası. Metaverse teknolojinin sağladığı imkanlar sayesinde yaşantımızın bir parçası haline geldi bile. Halihazırda oyun programları, sosyal ağlar ve aynı zamanda perakendede yaratılmış sanal dünyalar hayatımızın içerisine girmiş durumda. Gelecekte farklı sanal dünyaların birbirleri ile bağlantıda olduğu, fiziksel ve sanal dünyamızın iç içe girdiği bir ortam haline gelecek gözüküyor. Ancak bu dönüşüm sürecinin şekillenmesi ve alacağı zamana göre bazı girişimlerin hayak kırıklığı yaratma riskinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Wunderman Thompson Intelligence’dam Emma Chiu’nun oturumunda tüketicilerin %82’sinin markaların dijital ortamda aktif olmasını ve fiziksel ortamda sundukları imkanların aynısını sunacak teknik platformlara sahip olmasını bekliyor. Millenium’lar daha çok NFT alıyor. Üretim yapmadan sanal dünyada yeni ürünler test edip, sonra üretime karar vermek. Flagship store formatların dijital ikizi artık Metaverse ortamında açılabilecek. Shack Shack restaurant zinciri Snapchat ile bir işbirliği yapıp, artırılmış gerçeklik teknolojisine dayalı olarak tüketicilere New York’daki bir lokasyonlarında Snapchat artırılmış gerçeklik ve Shake Shack’e özel lensler ile belli yiyecek ve ürünlerin hediye edilmesini de içerecek bir deneyim sunmuş.

NRF bize daha çok lider ve startup perakende camiasının nabzını tutma şansını veriyor. Bundan sonra ki yazımda küçük ve orta boy perakendecilerin gündemini de paylaşmak istiyorum. Bu doğrultuda bir sonraki yazımda gıda perakendesine yönelik bir etkinlik olan NGA (National Grocers Association) Show’dan Amerika’daki bağımsız gıda perakendecilerinin gündemindekilerini, Walmart ve Amazon gibi devlere karşı ne tür ayakta kalma ve rekabet etme stratejileri geliştirdiklerini ele almayı planlıyorum.

Retail Türkiye yayını ulaşmak için Tıklayınız!