Panik Alışverişi Tüketim Şekli İle Başa Çıkmak
Enflasyon oranlarının geçtiğimiz dönemlere göre çok yüksek olması sektörde panik havası estiriyor.
Bir sonraki alışverişte, şimdiki fiyattan ürün alınamayabileceği kaygısı müşterileri bütçeleri çerçevesinde stoklanmaya doğru itiyor. Tabii ki bu durum her ürün grubunda mümkün olmuyor. Özellikle ürün ömrü kısıtlı olan taze ürünlerde “şimdiden alayım, haftaya da tüketmeye devam ederim.” düşüncesi ile bozulma riski karşı karşıya gelmiş oluyor.
Diğer taraftan yapılan araştırmalar, müşteri sadakatinin de sekteye uğradığını gösteriyor. Tüketiciler marka bağımlılığını bir kenara bırakıp daha uygun fiyatlı ürünleri tercih etmeye yöneliyor.
Bu durumların neticesinde, müşterinin talebini doğru belirlemek daha da zorlaştı. Enflasyondan dolayı bir taraftan küçülen müşteri sepet büyüklükleri, bir taraftan “acaba mümkün olabildiğince stoklansam mı?” karmaşası, diğer taraftan marka bağımlılığının ikinci sıraya düşmesi ile talebin diğer ürünlere kayması işleri içinden çıkılmaz hale getirdi. Eskiden de sezgisel yöntemler ile talebi belirlemek çok zor iken, artık hiç mümkün görünmüyor.
Müşteri davranış verisinden talebin mümkün olduğunca doğru belirlenebilmesi sonrasında, planlamacılara what-if senaryoları ile farklı seçeneklerin sunulabilmesi ilerleyen dönemin öne çıkan başlıklarından birisi olacak gibi görünüyor. Perakendecilerin bu süreci etkin şekilde yönetebilmeleri için müşteri verisinden doğru tahminlemeler elde edebilecekleri analitik teknolojilere yatırım yapmaları gerekiyor.